CAHİT YAVUZ - Olimpiyatlardan sonra dünyanın en önemli spor organizasyonu olan Wimbledon Tenis Turnuvası, erkeklerde Sırp tenisçi Novak Djokovic'in, kadınlarda ise Avutruralyalı Ashleigh Barty'nin şampiyonluğu ile sonuçlandı.
Çift erkekler ve kadınlarda, aynı zamanda mix maçlarında da şampiyonluklar yaşandı. Onlardan bahsedilmiyor. Sporda ve özellikle teniste, şu şampiyonluğa odaklanma konusu, sporun etik değerleri adına çok ciddi bir kültürel problem olmaya başladı. Tenis sporu, hobi ve senior kategorilerinde, dünyanın dört bir yanında eğlenceli bir şekilde yaygınlaşırken, ATP ve WTA organizasyonlarında ve hatta Grand Slam mücadelelerinde, bir sevimsizlik, bir keyifsizlik atmosferleri hissediliyor.
Eskiden performans ve sakatlık problemi nedeni belirtilerek turnuvadan çekilmeler gündeme gelirken, bugün psikolojik ve sosyal nedenler daha geçerli... Rafael Nadal mesela... "Amacım en üst seviyede savaşmayı sürdürerek kariyerimi uzatmak ve beni mutlu eden şeyi yapmaya devam etmek." ifadelerini kullanarak çekildiğini açıkladı. Ne kadar narsist bir tavır... Adam kazanma dışında mutlu olamıyor. Olimpiyatlara katıldığı için mutlu olur insan.
Wimbledon'a katılmak başka bir mutluluktur. Naomi Osaka ise, zihinsel sağlığı üzerinde çalışmaya devam etmek için Roland Garros'tan sonra Wimbledon'dan da çekildiğini açıkladı. Dünyanın en iyi tenisçisi ve sporcusu olarak gösterilen İsviçre Roger Federer ise 40 yaşında kortta. Ve en son oyunu 6/0 kaybederek turnuvaya veda etti. Federer'in bu mücadelesini dikkate alınca, Nadal'ın anlattıklarına bahane, Osaka'nınkine ise şapşallık diyesim var.
Kariyerini uzatmak için Olimpiyat ve Wimbledon'dan daha iyi bir mecra mı var?! Nadal bey. Psikolojini düzeltmek için Wimbledon'un yemyeşil çimlerinden daha huzur verici bir ortam mı var?!! Osaka hanımefendi... Bir spor adamı olarak her ikisine de, 40 yaşındaki Federer'i izlemelerini ve onunla arkadaşlıklarını daha samimi bir hale dönüştürmelerini öneriyorum. Diğer önerim ise Arthur Ashe'nin ölüm döşeğinde sarf ettiği cümleleri tekrar tekrar okumaları... Ancak yine de kabahat onlarda değil. Kabahat; sporu, spor olmaktan kumar oynamaya devşirmeye çalışanlarda.
Oysa; hatırada kalmak adına, hem kadınlarda, hem de erkeklerde, çimdeki mücadeleden çok trübündeki renkli simalar iz bıraktı 2021 Wimbledon'a. Tom Cruise, Priyanka Chopra ve Düşes Kate... Turnuvaya bakıyorum; kadınlar finali Barty ve Pliskova ile son derece sıkıcıydı. Erkek finalinde ise Karizmatik İtalyan Berrettini, TRT spikeri sevgili Cüneyt Kıran'ın ifadesi ile "Berrrreettini" bir Wimbledonda final oynayabilecek tenisçi değildi. Federer'in şu hali yada Nadal'ın narsist hisleri bile finali çok daha keyifli hale getirebilirdi.
Ayakları çalışmayan Berrettini, Djokovic için kolay lokma oldu. Sonunda elindeki Wimbledon kupası ile Federer ve Nadal'ın 20'li Grand Slam Kulübüne o da dahil oldu. Tarihe baktığınızda, Wımledon Turnuvaları spor ve aktüel hayata dahi ve sevimli lider isimler dahil ederdi. 1961 Rod Laver. 1974 Jimmy Connors. 1975 Arthur Ashe. 1976 Björn Borg. 1981 John McEnroe. 1985 Boris Becker. 1988 Stefan Edberg. 1992 Andre Agassi. 1992 Pete Sampras. 2001 Goran Ivanısevic. 2003 Roger Federer. 2008 Rafael Nadal. Ve 2011 Novak Djokovic... Bu yılın şampiyonları Barty ve Djokovic; iki top atma makinesi. Becerilerine saygı sonsuz ama sevimlilikleri tartışılır.