GÜLE OYNAYA - Faik Çetiner | Orta alan yükü Crespo’ya yükleniyor. Lincoln, Valencia etkisiz, Batshuayi ileride yalnız kalıyor, Osayi ve Ferdi kanatlarından hücum geliştiremiyordu. Kötü futbol görüntüsüne rağmen Jesus’un hamlelerini geç yapmasını da anlamış değiliz. Son 25 dakikayı beklemek niye? Pedro(Batshuayi), Rossi (Valencia), İsmail Yüksek (İrfan Can) hamleleri olmayan ofansif oyuna biraz renk kattı hepsi o kadar. Evinde oynayan Ankaragücü ise etkisiz rakibi karşısında ne ofansif ne de defansif oyunda sahne alamadı. Fenerbahçe zorlu Ankara deplasmanını kendini fazla zorlamadan, “Güle oynaya” kazandı. 'Deplasmanda 3 gollü galibiyet alan bir takım, fazlaca eleştirilmez' deyip noktayı koyalım. (FANATİK)
ANAHTAR: PRES - Gürcan Bilgiç | Maç yoğunluğu takımı çok yıpratmış, bu kadar düşük pas yüzdesiyle hiç oynamamışlardı. İkinci yarıdaki Jesus hamleleri de bu sıkıntının farkında olarak yapıldı. Skoru eline alıp, maçı kazanarak bitirmek ve haftanın kazançlısı olmak Fenerbahçe'ye nasip oldu. Maç eksiğiyle ikinci sıradalar, ligin gizli lideri durumundalar. Hafta içini maçsız geçirip, dinlenme ve iyileşme fırsatı da bulacaklar. Fenerbahçe defansının oyunu önde kabul etmesi, hemen her maçın devre arasında veya sonunda tartışılıyor. Bu riskin anahtarı takımın hücum presi. Buradaki sıkıntı Ömer Erdoğan'ın takımını daha görünür ve etkili yaptı. Bir gol atsalar rüzgarı arkalarına da alırlardı. Ama başka bir ayrıntı daha; 19 resmi maçta rakiplerinin 93 kez ofsayta düşmesi. Yani 'tehlikeli' denilen tarz tam bir tuzak haline gelmiş. (FOTOMAÇ)
KÖTÜ OYUNA RAĞMEN KAZANDI - Ömer Üründül | Fenerbahçe 65 dakika sezonun en kötü futbolunu sergilediği maçta yine 3 puanı kazandı. Hem de farklı! İki gol çok enteresandı. Birincisi; maç başında duran toptan gelen gol, ikincisi ise İrfan Can'ın şutunda kaleci Gökhan'ın çok büyük hatasıyla geldi. Bu gollerin moral avantajına rağmen Fenerbahçe alışılmış ön alan presini hiç uygulayamadı. Topa sahip olma oranı son derece düşüktü. Bunun yanında defans bloğunu çizgi halinde öne çıkarma hatasından da rakibe çok elverişli bir hücum ortamı sunmuşlardı. Vasatın üstüne çıkan 3 isim sayabilirim: Osayi, Ferdi ve Lincoln. Bir de kısa süre oynamasına rağmen attığı golden bağımsız olarak Rossi olumlu hareketler sergiledi. Jesus'a tavsiyem Crespo ve İsmail ikilisini bozmaması. (SABAH)
ERKEN SKOR AVANTAJI - Senad Ok | Sarı-lacivertliler iyi olduğu, çalıştığı yerlerden golü buldu. Duran top organizasyonu ve baskı ile kapılan top konuk ekibin iyi olduğu konulardı. Bu dakikadan sonra ev sahibi farkı indirmek ve maça ortak olmak istedi. 26’da bulduğu gol ofsayt gerekçesiyle iptal edildi. 34’te bir kez daha arkaya sarkmak istese de bu sefer ofsayt çok açıktı. Savunmada bir bütün halinde duran Fenerbahçe, rakibin gol için aldığı riskler neticesinde 65’te Valencia ve 74’te Pedro ile net fırsatları kaçırdı. Uzatmalarda Rossi skoru ilan etti: 0-3 (MİLLİYET)
GOL YOLLARINDA ZORLANAN TÜM RAKİPLERE AFİLİ BİR SELAM - Banu Yelkovan | Fenerbahçe bugüne kadar izlediğimiz maçlardaki kusursuz temposunu ve kesintisiz baskısını, istatistiklere ya da oyuna fazla yansıtamasa da en azından skor olarak istediğini almayı başarmış görünüyordu. Bu karşılaşmaya dek oynadığı sekiz Süper Lig maçında 25 gol atan, ligin en çok net gol pozisyonu üreten ve en yüksek gol beklentisi yüzdesiyle oynayan Fenerbahçe’nin ikinci yarıda oyunu iyiden iyiye rakibine bırakan Ankaragücü karşısında farkı açacağını bekleyenler yanılmadı. Galibiyet serisini devam ettiren ve averajıyla göz kamaştıran gizli lider, son dakikalarda Rossi’nin de ligdeki ikinci golüyle farkı üçe çıkardı ve gol yollarında zorlanan tüm rakiplerine afili bir selam daha çakmış oldu. (HÜRRİYET)
HAFTANIN VURGUNU - Şansal Büyüka | Fenerbahçe yorgun görüntüsüne rağmen savunmasını ikinci yarıda iyi toparladı. Ankaragücülü oyunculara ilk yarıda olduğu gibi cömert davranmadı. Serdar Aziz, savunmanın, hatta takımın en iyi adamıydı. Sonra, ikinci yarıda bayağı toparlanan, savunmayı sağlama alıp, hücuma iyi çıkan Ferdi... Aslında maçta ilk yarıda bir başka Ferdi, ikinci yarıda çok daha başka bir Ferdi vardı. Süper işler yaptı, müthiş etkili ataklar geliştirdi. Beşiktaş’ın, Trabzonspor’un yaralandığı, Galatasaray’ın ağır darbe aldığı bir haftada, Fenerbahçe en iyi maçını oynamadı ama dokuz haftanın en önemli, en kazançlı, 3 puandan çok daha fazlası olan bir galibiyet aldı. Bunun adına “haftanın vurgunu” denir... (MİLLİYET)
YORGUN AMA KALİTELİ - İlker Yağcıoğlu | Galatasaray'ın kaybettiği, Trabzonspor ile Beşiktaş'ın derbide berabere kaldığı bir haftada Fenerbahçe son derece önemli bir maça çıktı. Üst üste gelen lig ve Avrupa maçlarının ardından yorgun bir takım haline gelen Fenerbahçe için Ankaragücü deplasmanı en azından kağıt üzerinde zor geçecekti. Fakat maçın hemen 3. dakikasında Batshuayi'nin golüyle öne geçen Fenerbahçe, moral üstünlüğünü de ele geçirince işler kendisi için kolay oldu. İrfan Can Kahveci'nin şutunda kaleci Gökhan'ın büyük hatası sonrasında fark ikiye çıkınca Fenerbahçe galibiyete henüz ilk yarıda iyice yaklaşmış oldu. Fizik olarak diri olan Ankaragücü Fenerbahçe'yi zaman zaman hataya zorlasa da kontrol hep Fenerbahçe'de kaldı. (TAKVİM)
İDEAL ON BİRİ YOK, İDEAL '25'İ VAR - Uğur Meleke | Dün aslında özellikle 25-30 arası Ankaragücü, Fenerbahçe’nin solunu ciddi biçimde yıpratmaya başlamıştı. Ancak 35’inci dakika civarında Jesus’un farkını hissettik bir kez daha. Oyunun durduğu bir anda sol kanat bek Ferdi ve sol stoper Szalai’yi yanına çağıran Jesus, nasıl bir uyarıda bulunduysa o bölgedeki kanayan yaraya pansuman yapmayı başardı. Rüzgâr hafifledi. Oyunun ofansif tarafındaysa Fenerbahçe’nin deyim yerindeyse vitesi artırmadan maçı kazandığını söyleyebiliriz sanırım. Larnaka’dan sonra Ankara’da da merkezde oynayan Lincoln’ün gösterişsiz katkıları sürüyor. İlk golde faulü aldı, frikiği kullandı. İkinci golü getiren topu da o kazandı. Fenerbahçe, Jorge Jesus’la üç aylık süreçte Türk spor medyasının tüm ezberlerini bozmaya devam ediyor: 1- ”Yedi günde üç müsabaka oynadık” argümanına sığınmıyor. “Sadece küçük takımlar haftada bir maç yapar” diyor hatta. 2- İdeal 11 kavramını çöpe attı. Fenerbahçe’nin ideal 25’i var adeta. 3- Bir maç üçlü, bir maç dörtlü savunma tercih edebiliyor ama o konuda herhangi bir yoruma da mahal bırakmıyor. Üçlü, dörtlü ya da beşli, Fenerbahçe’nin oyunu dizilişe göre değişmiyor. Oyun standardını her durumda koruyor. (HÜRRİYET)
BU KEZ DE "NİNNİ TAKTİĞİ" - Serdar Ali Çelikler | Fenerbahçe önde baskıya, tempoya alıştırdı. Düşük tempolu maç olunca Fenerliler'in aklına Konya mağlubiyeti geliyor. Ama o maç uyuşukluktu bu maçtaki bilinçli tercih. Jesus, Ankaragücü gibi atletik, presten çıkabilecek ve Sowe gibi etkili ve dönebilen bir santraforu olan takıma karşı tam aksi bir plan kurdu. "Ninni taktiği.." Hele hele maçın başında 1-0'ı bulunca bu sefer ASLEN BİR SAVUNMA UNSURU OLAN AMA BİZİM BAZI HOCALARIMIZ TARAFINDAN 'OYUN' ZANNEDİLEN düşük hızlı pas oyununa döndü. Ankaragücü'nün atletizmini kullanacak alan ve hız bulamadı. Pardon buldular. 2 kez 2 santradan sonraki düşük konsantre anında. Bu iki ofsayt ile kesilen akın dışında Emre Kılıç'ın yarattığı bir hücum girişimi oldu o kadar. Gökhan Akkan'ın yediği İrfan'a yazan gol de bir kez daha göstermiştir ki Fenerbahçe'nin negatif kaderi dönüyor. Çakraları açılıyor. Çünkü o Allah'ın belası vasatizm gömleği yırtılıyor. Bu yol doğru yol. Bu yolda devam edildiği müddetçe şans daha da fazla yardım edecek. (HABERTÜRK)